Suretler” (Surrogates), görsel efektlerinden çok “Stepford Kadınları” tarzı robotsu ve aşırı mükemmel kadınların, donuk bakışlı kas yığını erkeklerin ve insani olamayacak kadar yapay bir mükemmeliyetin dünyaya hâkim olduğu belirsiz bir zamanı anlatmasıyla ön plana çıkıyor.
Terminatör 3: Makinelerin Yükselişi” ekibi yeni bir bilimkurgu filmine daha imza attı. Bilimkurgu türünün gelişmesiyle, makinelerin hâkim olduğu ve insanların izole bir yaşam sürdükleri bu tür filmler, insan benzeri-makine (android) düşüncesini daha da akla yatkın hale getirdi. Bilim adamlarının klonlama denemeleri yapmasından sonra özellikle Michael Bay’ın “The Island” ve “Caprica” (Remi Aubuchon) gibi filmlerde Hollywood’un “insan kopyası” yaratma teorilerine bakışını görmüştük.
“Suretler” (Surrogates), görsel efektlerinden çok “Stepford Kadınları” tarzı robotsu ve aşırı mükemmel kadınların, donuk bakışlı kas yığını erkeklerin ve insani olamayacak kadar yapay bir mükemmeliyetin dünyaya hâkim olduğu belirsiz bir zamanı anlatmasıyla ön plana çıkıyor.
Belirsiz bir geleceği anlatmak, “Science Fiction” türü için seyirciye toplumda da var olan “gelecek kaygısı”nı hissettirme amacı güdüyor. Teknolojik gelişmelerin insanoğlunu pozitif ve negatif yönleriyle nasıl etkileyeceği konusunda fikir yürütüyor. Bilimkurgunun teknolojik potansiyelin insanoğlunu “yok edeceği” tezi bu filmle sadece “hayattan pasifize etmek” anlamında yorumlanmış.
Ezeli Düşman: Teknoloji
“Suretler” ile Michael Keaton’ın “Multiplicity” (1996) filminden de tanıdığımız insanlar yerine işe giden, onların yapamadığı işleri yapan, kısacası insanların kendi çabalarıyla düzenleyemedikleri hayatlarını kusursuz biçimde yöneten robot/klonlar artık sadece bireyleri değil, toplumları, ülkeleri ve tüm dünyayı kuşatan bir bağımlılık haline dönüşüyor.
Filmdeki “insan koalisyonu” varlığı Hollywood ‘da özellikle Terminatör serisindeki insan direnişinin veya “Blade Runner” ve “I Robot” gibi filmlerdeki farklı bir ırk olarak tanımlama düşüncesinin devam ettirildiğini de gösteriyor. Bu filmlerdeki robot/klon kavramının Amerika’daki azınlıkların ve özellikle zenci nüfusunun metaforu olduğu düşüncesi de “Suretler” ile farklı bir boyut kazanıyor.
Teknolojinin insan hayatında bağımlılık yaratması meselesi filmde daha çok sanal ortamın (internet) kullanımının artması ile olduğunuz değil, “güvenli ve risksiz olmak istediğiniz kişi olmak” tehlikesi ile ön plana çıkarılıyor. Üstelik “doğal hayata” dönüş için cinayet işlemekten çekinmeyenler, sıradan insanlar değil, onlar bizzat sistemin yaratıcıları. Hiç şüphesiz ki film, bu yaratıcı grubunun içine politikacıları, bilim adamlarını ve sermayeyi elinde tutan büyük şirketleri de katıyor. Film, mükemmel dünya yaratma düşüncesi eksikleri/yanlışları giderme hırsıyla birleşince iyi niyetin nasıl bir canavara dönüşerek insanoğlunun gerçek dünyadaki varlığını tehdit ettiğini vurguluyor.
İlginç Performanslar
Bruce Willis bu film ile “Last Boy Scout” filmindeki sorunlu bir evliliği olan gönülsüz ama “bir şeyleri kurtarmaya zorunlu” kahraman imajına geri dönmüş görünüyor. Rosamund Pike (Maggie) ve James Cromwell (Canter) filmdeki diğer kayda değer performanslara imza atmışlar.
Doğallığa dönüş fikri filmde insanların sanal ortamdan çıkıp gerçek hayata tekrar entegre olması ile bağdaştırılmış. Filmin sonundaki cansız android tarlası yapay mükemmeliyetin ölümü ve kusurlu da olsa doğallığın dönüşü olarak yorumlanabilir.
Her ne kadar çok derin anlamlar yüklenmese de, teknolojiye bağımlılığın tehlikelerini başarılı olarak yorumlayan film, izlenmeye değer.
Kimler İzlemeli
- Aksiyon, bilim kurgu tarzını sevenler,
- Bruce Willis hayranları,
- Terminatör serisi meraklıları.
Kimler izlememeli
- Aksiyon bilim kurgu tarzını ve görsel efektleri gürültülü ve kafa karıştırıcı bulanlar,
- Makinelerin dünyayı ele geçirdiği filmlerden sıkılanlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
yorumunuz için teşekkürler